Banka Kredi Borçlarının Yapılandırılması ve Tüketici Kanuna Göre Haksız Şart

banka yapılandırmaGünümüz ekonomik şartları neticesinde kişi ve kurumlar, hayat standartlarını korumak ve ihtiyaçlarını temin edebilmek amacıyla nakit paraya ihtiyaç duymaktadırlar. Bu nakdi kendi öz kaynaklarından ve gelirlerinden karşılayamayanlar, mecburen kredi kuruluşlarına, bankalara müracaat etmektedirler.

Bankalar arasındaki rekabet ve serbest piyasa şartları neticesinde, tüketiciye sunulan kredi faizleri değişkenlik göstermektedir. Bu nedenle de yüksek oranda faizle borçlanan kişi ve kurumlar, doğal olarak kredi borçlarının ilgili bankadan yapılandırılmasını talep etmektedirler.

Öncelikle belirtmek gereklidir ki taraflar arasındaki kredi sözleşmesi ve ahde vefa ilkesi gereği bu tek taraflı yapılandırma talebi hukuken mümkün değildir. Ancak karşılıklı olarak taraflar bu konuda bir anlaşmaya vararak bankaya olan kredi borçları yapılandırılabilir.

Serbest piyasa koşulları içerisinde, bankalar çoğunlukla bu taleplere karşı duramamakta müşteri kaybına uğramamak için yapılandırma taleplerini karşılamaktadır.

Sözleşme yapılıp taksitler ödenmeye başlandıktan sonra faizlerdeki düşüş nedeniyle bankayı yapılandırmaya zorlamak hukuken mümkün değil ise de; serbest piyasa koşulları ve bankalar arası rekabet dikkate alındığında, kredi kullanan, krediyi tümüyle kapatarak başka bir bankadan daha uygun şartlarda kredi alabileceği için “yapılandırma” adı altında yeni bir uygulama gelişmiştir. Bankalar, mümkün olduğu kadar düşük oranda faiz ilanları yapmakta, daha sonra “masraf ve komisyon” veya “yapılandırma bedeli” adı altında aldıkları ücretlerle faiz oranını dolaylı şekilde artırmaktadırlar. Ancak uygulamada “yapılandırma bedeli” altında tüketiciden yani kredi borçlusundan belirli oranda para talep etmektedirler. Makalemizin konusu da bu sorun üzerinde toplanmaktadır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki bu taleplerin tamamına yakını konut finasmanı için alınan kredilerde söz konusu olmaktadır.

4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun,10/B maddesinin 13’üncü bendine göre, tüketici, konut finansmanı kuruluşuna borçlandığı toplam miktarı önceden ödeyebileceği gibi aynı zamanda bir ya da birden çok ödemeyi vadesinden önce yapabilir. Her iki durumda da konut finansmanı kuruluşu, vadesinden önce ödenen taksitler için gerekli faiz indirimini yapmakla yükümlüdür.  Aynı kanunun 14’üncü bendine göre de, faiz oranının sabit olarak belirlenmesi halinde,
sözleşmede yer verilmek suretiyle, bir ya da birden fazla ödemenin vadesinden önce yapılması durumunda konut finansmanı kuruluşu tarafından tüketiciden erken ödeme ücreti talep edilebilir. Erken ödeme ücreti gerekli faiz indirimi yapılarak hesaplanan ve tüketici tarafından konut finansmanı kuruluşuna erken ödenen tutarın % 2’sini geçemez.

4077 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununda, borç yapılandırmadan söz edilmemektedir. Borç yapılandırma, 29 Eylül 2007 tarih ve 26658 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Konut Finansmanı Kapsamındaki Kredilerin Yeniden Finansmanına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte düzenlenmiştir. Anılan yönetmelikte, borç yapılandırma halinde komisyon alınacağına ilişkin bir hüküm yoktur.

Bankanın müşterisinden talep ettiği ödemlerin ve kesintilerin aralarında yapılan sözleşmede yasal dayanağını göstermek zorundadır.  Banka, tüketiciye, yapılacak kesintinin mahiyetini ve yasal dayanağını net şekilde bildirmekle yükümlüdür. Kredi sözleşmesi ve bilgi formunun bu bilgileri içerdiğinden söz edilemez. Bu nedenle davalı bankanın, “konut yapılandırma” ve “yapılandırma bedeli” adı altında kesintisi yapması yasaya aykırıdır. Aksi durum haksız şarttır.

Bu noktada haksız şart kavramı üzerinde durmak gerekir. 4077 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun, 4822 SK değişik 6. maddesi ile sözleşmelerdeki haksız şart düzenlenmiş ve “Satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı, değildir. Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez. Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir.

Taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmeleri genellikle banka tarafından matbu, standart olarak hazırlanıp boş olan bazı kısımların rakam, isim ve adres yazılarak doldurulmaktadır. Önemli bilgilerin yazılması gereken bazı kısımlar hariç boş bırakılmakta ve sonradan doldurulmaktadır. Ayrıca borç yapılandırılması noktasında bedel talep edebilmek için Sözleşmede borç yapılandırmadan ya da yapılandırma bedeli adı altında kesinti yapılacağından söz edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla tüketici aleyhine olan ve tüketiciyi “konut yapılandırma” ve “yapılandırma bedeli” şeklinde külfete sokan bir sözleşme hükmünün varlığı ve bu hükmün tüketici ile ayrıca müzakere edilerek kararlaştırıldığı banka tarafından ispat edilmelidir. Yapılandırma taleplerinin kredi kullanıcısından geldiği ileri sürülebilir ise de; yüksek oranlı faiz indirimi fırsatlarını kaçırmamak için bankanın şart koşmasıyla davacının banka tarafından önceden hazırlanan belgeleri imzalamak ve meblağları ödemek zorunda kaldığı kabul edilmelidir. Başka bir deyişle, tüketici, faiz düşüşü nedeniyle elde edeceği kazancın, kesilecek konut yapılandırma bedelinden fazla olması nedeniyle kesintiye katlanmak durumunda kalmaktadır. Faiz indirimi nedeniyle zarara uğrayan bankaların, bu zararlarını, “yapılandırma bedeli” adı altında kapatmak yolunu seçmektedirler.

Sonuç olarak; kredinin yeniden yapılandırılması sırasında sözleşmede yer almayan şekilde konut yapılandırma bedeli adı altında kredi kullanıcısından iki kez masraf tahsil edilmesi yasaya ve ilgili mevzuata uygun değildir. Bu konuda taraflar karşılıkla anlaşmaya varmaları beklenen olmakla birlikte, anlaşamadıkları durumda Tüketici Mahkemesine başvurmak elzem olmaktadır. Şüphesiz mahkemeler ve Yüksek Mahkemenin bu doğrultuda tüketici lehine olan pek çok kararları bulunmaktadır. Şunu da unutmamak gerekir ki bankadan geri talep edilecek miktar için faiz talep edebilmek için Borçlar Hukukunun genel ilkeleri doğrultusunda bankanın temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Bunun için ise noterden ihtarname keşide edileceği gibi, banka aleyhine temerrüde düşürmek amacıyla icra takibi de yapılabilir.

Bu konuda duyarsız kalmayıp bankalar karşısında zor durumda kalmamak adına, konusunda uzman kişilerden yardım alınız.

                                                                                                                              Av.Mustafa ÇİÇEK

2 yorum

  1. Sayın avukat bey benim üzerime ev var babam tapuladı evler hacizliydi haciz borcunu babam ödedi fakat eski mal sahipleri babamdan şikayetçi oldular evler için babam iki ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye oldu fakat evler benim üzerime olduğu için bende mahkemeye çıktım ve tekrar bi mahkeme olucak 1 ay sonra benim hiç bi suçum yok babam istedi bende kabul ettim bu durumda beni de tutuklarlar mı

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*