Hukukta Cezanın Amacı…

TEZ-KAPAK-01Cezanın amaçları, Yunan filozoflarından günümüze kadar hukukçuları olduğu kadar; düşünürleri, sosyologları ve fikir adamlarını yakından ilgilendiren konulardan birini oluşturmuştur. Cezanın amacı doğru açıklanabilirse, cezanın hukuki temeli, daha doğrusu haklılığı da ortaya konmuş olur.(1)

            Her insan toplumu sosyal barışa gereksinim duyar. Sosyal barış olmaksızın toplumların yaşamaları olanaksızdır. Herkesin dilediği biçimde davrandığı bir toplumda sosyal yaşantıdan söz edilemez ve sonuç olarak sosyal düzensizlik toplumun dağıtılmasını sonuçlar. Bu nedenle, her toplumda insanların ortak yaşantıları sosyal düzeni sağlayan normlar gerçekleştirilir. Norm, olanı değil olması gerekeni ifade ettiği için, her normun yapısında ihlal edilebilirlik mevcuttur. Bu nedenle her normatif sistem zorunlu olarak ihlal edilme ihtimalini göz önünde bulundurarak bunlara karşı bir tedbirler bütünü oluşturmaktadır. Bu demektir ki, her normatif sistem kendini koruyabilmek için müeyyide tedbirlerini içermektedir. (2)

Hiç şüphesiz toplumun sağlıklı ve barış içinde hayatını sürdürmesi, toplumsal düzenin korunması bu normlara uyumla ve uygun davranmakla gerçekleştirilir. Hukuk düzeninin bir parçası olarak ceza hukuku da bu amaca hizmet eder. Ancak hukukun diğer dallarından farklı olarak kurallara uyulmaması durumunda devlet zoruna başvurulmasıceza hukukunun temel ögesidir. (3)

Sosyal barışın sağlanması, toplumsal düzenin devamı için gerçekleştirilen normlara aykırı davrananlara yetkili otorite (devlet) ceza yaptırımı uygular. Yetkili otorite cezayı bir amaca yönelik olarak vermektedir. Bu amaç genel olarak toplum düzeninin korunmasıdır. Bu düzenin korunması için ceza hukuku bir araç olarak kullanılmaktadır. Birçok yazar, cezanın bir öç alma içgüdüsünün dış belirtisi olduğunu vurgulamıştır.

Hukuka saygı cephesini dikkate almaksızın cezanın amacının yalnızca suçluluğu azaltmak olduğunu iddia etmek de, yine sıkça yapılan bir hatadır. Cezalandırmanın amacının iki yönlü olduğu kanımızca çok açık bir şekilde görülmektedir; yani ceza hem caydırıcıdır ve suçluluğun azaltılmasını amaçlar, hem de suçlulara, toplumun çoğunluğunca onaylanan müstehak oldukları yaptırımın uygulanmasıdır. (4)

Belki bir katilin yargılanmasını dinlemek için toplanan yüzlerce insan, cezada bir öç alma duygusunun tatmini maksadının etkisi altında kalarak bu suretle hareket etmektedirler. Ancak çağdaş bilimsel düşüncede ceza, belirli maksatların elde edilmesi içindir ki, suç işleyen bireye uygulanır. Ceza, maksadı ne olursa olsun, sırf bireyden öç almak için ona ızdırap veren bir araç değil ve fakat zarar vermiş bulunan fiil ve onun failine karşı bir çeşit sosyal tepki sayılmaktadır.

Çağdaş anlamda cezada duygusal unsur yoktur ve aksine sosyal yasaların dayandığı akıl unsuru egemendir.  Çağdaş ceza hukukunda cezanın suçluyu yeniden topluma kazandırma amacına yönelik olması arzulanmaktaysa da, uygulandığı kişiyi sıkıntılara, zorluklara uğratma özelliği bu gün de kabul edilmektedir. Yani çağdaş ceza hukukunda da cezanın yapıcı amaçlarının yanı sıra, suçluya sıkıntı vermek, onu zorluklara uğratmak amaçlarına yönelik olduğunu da söylememiz gerekir.

Ceza topluma karşı yapılan zararlı bir fiilin karşılığı olarak toplum adına uygulanan bir yaptırım olduğu için, uygulandığı kişinin sosyal saygınlığını azaltır. Fakat çoğu kez bu durum cezanın amacı olmayıp, fiilen gerçekleşen bir sonuçtur (5)

Ceza, topluma karşı yapılan zararlı bir fiilin karşılığı olarak ve toplum adına faile uygulanan bir yaptırımdır. Cezanın özel ve genel önleme ve tasfiye özelliği vardır. Cezanın gerek kanunlarda yer alması ve gerekse uygulanmasının gösterdiği korkutucu niteliği ile suç işleme eğiliminde olan kişiler bakımından genel önleme fonksiyonunu ortaya koyar. Bu şekilde toplumsal barışın sağlanması için suç işleyenlerin cezalandırılacakları inancının yerleştirilmesi amaçlanmak suretiyle suçun işlenmesini engellemek bakımından bireylere mesaj verilmektedir. Suçlu, ceza infaz kurumlarında bir takım yoksunluklara maruz kaldığı için çekmiş olduğu cezanın kişiliği üzerinde etkisi tartışmasızdır. Bu nedenle cezanın sübjektif (özel) önleme özelliği söz konusudur. Ceza kanunları koymuş oldukları suç ve yaptırımlar ile özel ve genel önlemeyi sağlayarak suç işlenmesini önlemek amacını güder.

Çağdaş yaklaşımlarda ceza, suç işleyen bireye çeşitli yapıcı amaçlar geliştirmesi için uygulanan ve kişiyi belirli düzeylerde yoksunluklara iten bir yaptırım olup, sıkıntı çektiren, zorluklara uğratan bir nitelik de taşımaktadır. Cezanın amaçları içerisinde, suç işlenmesinin önlenmesi, toplumun korunması ve kişinin ıslah edilmesi önemli hususlardır. Cezanın nihai amacı, toplumsal gelişme imkânlarını sağlamaktır. Bireyi, suç işlemeye iten sebepler belirlenerek, ortadan kaldırıcı önlemler alınmalıdır.

Bu bağlamda, yaptırımın amacı suçun önlenmesi, toplumun korunması ve suçlunun uslandırılmasıdır; sadece mağdurun tatmin edilmesi değildir. Bu amaçlardan asıl olanı cezanın özel önlemesidir, ancak genel önleme düşüncesi de ihmal edilmemiştir. (6)

Av.Mustafa ÇİÇEK

(1)   Dönmezer, S., Erman S. (1997) Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, Genel Kısım Cilt 1, 11. Bası, s. 5-10, Beta Yayınları, İstanbul

(2)   Hafızoğulları,  Z. (1996) Ceza Normu, Normatif Bir Yapı Olarak Ceza Hukuku Düzeni, s. 142-144, Us-a Yayıncılık, Ankara.

(3)   İçel, K., Donay, S. (1993) Karşılaştırmalı ve Uygulamalı Ceza Hukuku Genel Kısım 1, s.7-15 Filiz Kitapevi, İstanbul.

(4)   İçel-Donay, 1993;.a.g.e

(5)   Dönmezer- Erman, 1997;a.g.e

(6)   Çolak H., Altun U.;2006 Kısa Süreli Hapis Cezalar, Seçenekli Yaptırımlar ve İnfaz Rejimleri, TBB Dergisi,  67:163-229

*(Avukat Mustafa Çiçek tarafından; İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsünde, 2010 yılında yapılan “Kısa Süreli Hapis Cezalarına Öngörülen Seçenek Yaptırımların Değerlendirilmesi” adlı Yüksek Lisans tezinden alınmıştır)

1 yorum

  1. Aslında kalıcı çözüm bence 5 Nolu kaynağın refere edildiği paragrafta. Keza Anadolu da özellikle Alevi köylerinde kanun ve yasadan önce toplumdan tecrit edilme en büyük korkudur halen. Hiç devlet kapısında çözüm aramamış binlerce köy var Anadolu da. Etrafına zararı dokunan bir adamın sadece düğününe yada bir davetine kimsenin gitmeyecek olması onun en büyük korkusu oluyor. Küçük suçlarda Kanunun vereceği cezadan daha da etkili küçük suçlar için toplumsal yaptırım.

    Bence modern hukuk bu yönde de çalışmalar yürütmeli…

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*