Madenlerde ‘Yaşam Odasının’ bulunması zorunluluğu yasadan kaynaklanmaktadır. Mevzuatta bu konunun açıkça belirtilerek zorunlu kılınmaması, işverene bir hak sağlamayacağı gibi, bilakis gerekli tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir.
Soma’da yaşanan maden kazası, başta ölen işçilerimizin aileleri olmak üzere tüm milletimizi derinden sarstı. İhmaller zincirinin son halkası olarak meydana gelen kazanın sorumlularının tespiti için adli ve idari soruşturmalar devam ediyor. Her kazadan sonra söylendiği gibi bu elim olaydan dersler çıkartılmalı. Soma’daki maden kazasının büyüklüğü ve ölen işçilerin çokluğu hepimizi derinden üzüntüye sevk etmesi nedeniyle gündeme gelse de; ülkemizde iş kazaları oranı çok yüksektir. İş kazası sayısında Türkiye Avrupa’da birinci, dünyada üçüncüdür. O halde yapılması gerekenleri TBMM, hükümet, ilgili bakanlıklar, işverenler, sendikalar ve işçiler cephesinden değerlendirmek gerekmektedir. Ülkemizdeki iş kazalarının fazlalığı konusu çok iyi ve ayrıntılı olarak irdelenmesi gerekmektedir.
Türkiye’deki sorun, mevzuattan ziyade, bu konuda yapılan ileri düzenlemelerin uygulanması ve denetlenmesi sorunudur. Yapılan olumlu düzenlemelerin işyerlerinde karşılığını bulması, şüphesiz etkin bir denetim mekanizmasının kurulmasıyla sağlanabilir. Bu bağlamda ilgili bakanlıklara ve bürokrasiye çok iş düşmektedir.
Soma’da yaşadığımız maden faciasında maden alanında bulunması gereken “yaşam odaları” çok gündeme geldi. Gerçekten gelişmiş ülkelerdeki örneklerinde olduğu gibi standartlara uygun ve maden işletme mevcuduna yeterli sayıda yaşam odası olsaydı, kayıplarımız bu kadar fazla olmazdı. Bu bağlamda yaşam odalarının madenlerde bulunmasını zorunlu kılan bir düzenleme olmadığı konusu gündeme geldi. Bu durumu ve tespiti kabul etmek mümkün değildir. Zira 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu bu konuda önemli düzenlemeler getirmiştir. Kanunun İşveren ile Çalışanların Görev, Yetki ve Yükümlülükleri başlığı altında 4. Maddede,İşvereni, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü kılmış ve işverenin; mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapma yükümlülüğünü yüklemiştir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus “sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi” konusudur. Dolayısıyla işveren, çalışma alanının risklerini ve işçilerin durumunu gözeterek; aynı iş kolundaki güvenlik önlemlerinin dünya standartlarına uygun hale getirilmesini sağlamalı; bu konudaki gelişmeleri takip etmelidir. Yaşam odaları konusu madencilik iş kolunda tüm dünyada uygulanan önemli bir güvenlik tedbiridir. O halde sadece mevzuatta yaşam odalarının açıkça zorunlu kılınmaması, işverenin böyle bir tedbiri almaktan alıkoymamalıdır.
İş sağlığını ve güvenliğini temin edecek tedbirlerin alınması başlangıçta bir maliyet getirecek olsa da iş kazalarının önlenmesi ve insan yaşamının korunması düşünüldüğünde, bu maliyetinin hiçbir önemi kalmamaktadır.
Bu nedenle mevzuattaki düzenlemelerin yanında, bu düzenlemelerin uygulanmasının denetlenmesi; iş güvenliğinin sağlanması işveren açısından amaç haline getirilmelidir. Ancak iş güvenliğinin, sadece işverenin insiyatifine bırakılması da beklenemez. Bu nedenle devletin dünyada gelişen güvenlik tedbirlerin uygulanması amacıyla belirli zorunluluklar getiren yönetmelikler yapmalı, bu düzenlemelere uymayanları etkili yaptırımlarla denetlemelidir.
Yaşadığımız bu acı tecrübenin bir daha yaşanmaması için her kesime düşen görevler bulunmaktadır. Bu vesileyle Soma’da hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm milletimize başsağlığı dilerim.
Av. Mustafa ÇİÇEK / 20 Mayıs 2014
Bir yanıt bırakın